Not: Ardım sıra başvuranlar olur, bana ekran resimlerini de yollarlarsa, blogumda onları da yayınlayacağım.
Yenileme (13.9.2010)
Bimer’den ummadığım hızla gelen ilk cevap:
“BAŞVURUNUZU BİMER’DEN TAKİP EDEBİLİRSİNİZ. (Takip ettim, “inceleme sürüyor” yazıyordu.) AYRICA MİT’TEN İSTEDİĞİNİZ BİLGİLER İÇİN KURUMA ŞAHSEN BAŞVURMANIZ GEREKMEKTEDİR” (Bu gereklilik neden acaba? Orası Başbakanlığa bağlı değil mi yoksa?)
Yenileme (20.09.2010)
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Bilgi Edinme Kısmı’ndan gelen e-mail:
(İlettim)
Yenileme (29.09.2010)
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Bilgi Edinme Kısmı’ndan gelen yeni e-mail:
Cevabım:
“Sayın …,
Hızlı cevabınız için teşekkür ederim.
K.K.K.lığı Sıkıyönetim Arşivi’nde en azından Narlıdere Gözetim Evi’nde çekilen fotograflarımın yeralmaması beni şaşırttı ama incelemeniz sonucunda ortaya çıkmadığını iletiyorsanız yapabileceğim bir şey yok.
İstediğiniz dilekçeyi en yakında tarafınıza postalayacağım.
İyi çalışmalar.
Hakan Akçura”
Yenileme (30.09.2010)İzmir Emniyet Müdürlüğü’nden de bilgi edinme başvurumun cevabı geldi. Özetle ellerinde hiçbir şey yokmuş:
“Sayın Hakan AKÇURA;
3071 Sayılı Dilekçe Hakkı Kanunu gereği Başbakanlık İletişim Merkezi (Bimer)’e yapmış olduğunuz başvurunuz ilgili birimimizce incelenmiş olup;
Başvurunuzda bahsettiğiniz konularla ilgili olarak; hakkınızda 1978-1983 tarihleri arasında 3 (Üç) serbest, 1 Ay 10 gün mahkumiyet ve bir de berat karararının var olduğu, belirtilen kararların verilmesine sebeb suçlardan gözaltına alınma işlemlerinde tanzim edilen yakalama tutanaklarında belirtilen fotoğraf albümleri,defter kitap ve eşyalarınız olmadığı, örgütsel doküman ve malzemeler tanzim edilen tahkikat dosyası ekinde ilgili Adli mercilere gönderildiği, tarafınıza ait herhangi bir malzemenin bulunmadığı hususunu;
Bilgilerinize rica ederim.”
Tüm süreç şunu gösterdi ki, devletin temel güvenlik kurumlarına başvurabilir, MİT hariç kısa çok bir zaman içinde cevap alabilirsiniz. Zaten avukatınızdan da edinebileceğiniz mahkeme dosyaları hariç elinize hiçbir şey geçmez. MİT anlayamadığım -ya da çok iyi anlaşılabilecek nedenlerle- ayrı bir başvuru sürecine tabii. Kalkışmayacağım buna. Elbette ki işkenceli sorgularımın ses ve film kayıtlarına, gözaltına alındığım mekanlardan alınan fotograf, kitap ve defterlere, döndüğümde bulamadığım eşyalara, emniyet, gözetim, ceza ve tutukevleri içinde çekilen fotograflara, hakkımda tutulan kayıtlara ulaşabileceğime dair bir umudum ve beklentim yoktu.
Yine de, 12 Eylül askeri faşist darbe dönemiyle ne kadar yüzleşip, yüzleşemeyeceğine dair kendi kararını verememiş bir devletin, bilgi edinme kurumunu işletmeye başladığı, en hazırlıksız, en erken dönemlerinde bu başvuru beraberinde ne getirir merak etmiştim. Öğrendim.