"Sazak’ın Dikenleri" Portekiz Temps D’Images Festivali’nin ödüllü "Sanat Filmleri" bölümüne seçildi


“Hakan Akçura, kendi performansı “Sazak’ın Dikenleri” üzerine yaptığı filmle, hiçbirimize bir kaçış şansı vermiyor ve onunla birlikte Türkiye’nin sıcak güneşinin altında bir hoşgeldin eylemi olarak kalkıştığı bu somut, ağır işin ardına takılıp gidiyoruz. “


Rajele JainFilms Award for Films on Art program yönetmeni
Festival Kataloğu (pdf) Videom “Sazak’ın Dikenleri”, 28 Ekim – 21 Kasım 2010 tarihleri arasında Lizbon’da düzenlenecek Temps D’Images (Zamanın Görüntüleri) Festivali’nin “Film Award for Films on Art” (Sanat Filmleri için Film Ödülü) başlıklı bölümüne seçildi.

Bu yıl sekizincisi düzenlenen Temps D’Images, performans sanatçıları, film yönetmenleri, görsel sanatçılar, müzisyenler, dansçılar ve yazarlar arasında karşılıklı değişim programları yaratan, onların yaratımlarına yapım ve sunum olanakları sağlayan disiplinlerüstü bir festival.

“Film Award for Films on Art” ise, son üç yıldır Festival kapsamında yeralan, seçecekleri ve ödüllendirecekleri filmlere dair beklentilerini aşağıdaki cümlelerle açıklayan bir özel bölüm:

“Sanat ya da sanatçı filmleri özünde, kendi filmiyle yüzleşmek isteyen film yönetmeni için de, sanatını sunmak isteyen sanatçı için de disiplinlerüstü sanat işleridir.

Tüm olanaklı, farklı biçimlere şans tanıyan Festival, uzun süreli gözlemler, tarihsel araştırmalardan güç alan, sanatçıların çekim ve kurguya dair seçimleriyle deneysel bir filme dönüşen belgesellerin, özgün, niteliği yüksek, geleneksel ve güncel örneklerini bulup, seçip, ödüllendiriyor.

Bu filmler, yönetmeninin tanınmış bir sanatçı portresini sunmak isterken, kendi düşünceleri ile saygıyla yaklaştığı filminin ana karakteri arasında kendi yolunu aradığı filmler olabiliyor. Sosyal/politik bir bağlama özel bir sanat biçimi ya da sanatçı varoluşu ile dokunan, yaratım sürecine odaklanan, içinde gösterilen üç boyutlu sanat işlerinin biçimsel problemlerini yansıtan, sanat ve sanat tarihine yönetmeninin kültürü dışından bakmaya çalışan filmler olabiliyor.

Sanatçı, sanat eseri, yönetmen kimliğiyle sanatçı arasında zengin bir etkileşimi çağıran, seyirciye kaydedilmiş ya da belgelenmiş bir sanat eylemini sunmaktan ötesini isteyen filmler…”

“Sazak’ın Dikenleri”, Temps D’Images Festivali’nin ödüllü “Sanat Filmleri” bölümüne seçilen 35 filmden biri ve 14 Kasım 2010’da gösterilecek.

Sazak’ın Dikenleri bundan önce Ankara Film Festivali kapsamında “Video: Bellek Mekan” sergisine, Londra Distance Festivali’ne, 7. Karaburun Şenliği’ne ve çok yakında ayrıntılarını anlatacağım bir süreçle “gösterilmediği” Atina’daki AthensArt 2010 sergisine katılmıştı.




Sazak’ın Dikenleri / Thistles of Sazak from hakan akcura on Vimeo.

Sazak’ın DikenleriBir performansın belgeseli

Yapımcı: Open Flux
Yönetmen: Hakan Akçura
Müzik: Dror Feiler
Kamera: Hakan Akçura, Dror Feiler, Leyla Ferngren, Gunilla Sköld-Feiler
Kurgu: Hakan Akçura
41.31 dak.
2010
Stokholm, İsveç”Sazak, Türkiye’nin Ege kıyılarında İzmir şehrinin Karaburun ilçesinde yeralan 1922 yılında diğerleriyle birlikte zorla boşaltılan bir Rum dağ köyü.

Zamanında bağlarında lezzetli şaraplar ve pekmezler üretmek için rizaki üzümleri yetiştiren bu köyün ve çevre köylerin Rum sakinleri, aslında en az geride kalanlar kadar bu toprakların sahibi olsalar da, İzmir’i işgal eden Yunan ordusuyla bir sayıldılar, Karaburun koylarından denize dökülüp, öldürülüp, sürüldüler; arkalarından köyleri talan edildi.

O günden bu yana, yani tam 87 yıldır, yeraldığı sarp yamaçta, güçlü rüzgarlara, Midilli ve Sakız adalarına yüzü dönük, hala ayakta kalan taş evleri ve eşsiz siluetiyle ıssız, yalnız ve korumasız bekler Sazak.

2009 yılının Ağustos ayında 50 kadar Yunanistan vatandaşı Patras yakınlarından Türkiye’nin İzmir ilinin Karaburun ilçesine geldiler. Onlar 2. düzenlenen Karaburun Yarımadası Türk-Yunan Dostluk Günleri kapsamında, tam 87 yıl sonra dedelerinin terketmek zorunda kaldığı toprakları ziyaret edecek olan torunlardı.

6 Ağustos akşamı, yöre sakinleriyle ilk buluşma yemeğine katılmak üzere Küçükbahçe köyüne giderken, otobüsleri durdu ve yola indiler. Basan akşam karanlığında, uzaktaki Sazak köyüne ya da onların deyişiyle Sazaki’ye baktılar.

İkinci buluşma yemeği ertesi gün Sarpıncık köyünde yapılacaktı.

Bense, o son yemekle aynı gün yani 7 Ağustos’ta Sazak köyünde bir sanat performansı gerçekleştirerek onlara “merhaba” demek istiyordum. Günler öncesinden kasabanın duvarlarına astığım ve çevre köylere dağıttığım performans duyurum şöyleydi:

Sazak’ın dikenleri

Yedi Ağustos 2009’da, gündoğumundan günbatımına kadar,
Sazak köyünü, onun ağır boşluğunuyürek dağlayan bir örtü gibi kaplayan
devedikenlerinden temizlemeye çalışacağım.
Bu performansım katılıma açıktır.

Hakan Akçura

Sazak’ı boylu boyunca kaplayan dikenlerden temizlemeye kalkmak, bu simgesel temizlik, benim için, köyü 87 yıldır acılı geçmişiyle birlikte terkedildiği yalnızlıktan, sahipsizlikten, korumasızlıktan kurtarmaya çalışmanın, onu her geçen gün daha da gelişeceğine inandığım Türk-Yunan dostluğunun simgelerinden biri haline getirmenin yolunu açmaya kalkışmaktı.

Dikenlerini temizleyeceğim her evden, o evin orada artık olmayan sahiplerinden kendimce izin istedim.

Evet performansım katılıma açıktı. Çağrımı sadece Karaburun ve çevresine yaygınlaştırmamış, aynı zamanda ilk buluşma yemeğinin Türkiyeli ve Yunanlı tüm konuklarına da duyurmuştum. Performansa ekibim dışında sadece iki kişi geldi. Küçükbahçe yazlıkçılarından Bergamalı emekli bir felsefe öğretmeni ile kızı. Sularını ve meyvelerini paylaştılar benimle.

Onlara teşekkür ediyorum.

Hakan Akçura



Reklam

"Thistles of Sazak" selected for "Film Award for Films on Art" section of Temps D’Images Portugal 2010 Festival

“With the film about his performance “Thistles of Sazak”, Hakan Akçura even doesn’t give us any change to escape – here we are to follow his heavy work for a welcome performance under the hot sun of Turkey, it is tangible.”
Rajele JainDirector of the Film Award for Films on Art
Festival Catalogue (pdf)
I am very honored to have my video selected for Temps D’Images Portugal 2010 Festival, Film Award for Films on Art
section.

TEMPS D’IMAGES Portugal 2010 FILM AWARD for FILMS ON ART

The transdisciplinary festival TEMPS D’IMAGES enables, produces and presents since seven years artistic works which were created through the mutual exchange of artists of different disciplines such as performer and film maker, visual artist and musician, writer and dancer.
This year for the third time TEMPS D’IMAGES announces the competition of films to win the TEMPS D’IMAGES FILM AWARD for films on art.
Films on art or artists are intrinsincly transdiciplinary art works since the film maker necessarily has to confront his own film art with the art of the artist which he wants to present.
TEMPS D’IMAGES will select and award films on art which show a unique and high quality of traditional as well as contemporary forms of documentaries: from hommage films to film essays to long term observations to historical research upto experimental films who themselves become an art work through their way of filming or editing – TEMPS D’IMAGES will give a chance to all different forms.
There can be portraits of a famous artist in which the film maker had to approach his protagonist by finding ways between high respect and his own idea to the film, there can be films on the sociological/political context in which a specific art or artist arise, or films with the focus on the process of creation, films which reflect the formal problems in showing 3-dimensional art works in film, films about art or art history itself, films on art of other than the film maker’s culture…
A rich interplay is established between artist, art work, film-director-as-artist, and viewer when a film on art wants to be more than a mere documentation, recording of an art event.



Thistles of Sazak

A documentary of the art performance

Producer: Open Flux
Director: Hakan Akçura
Music: Dror Feiler
Camera: Hakan Akçura, Dror Feiler, Leyla Ferngren, Gunilla Sköld-Feiler
Edit: Hakan Akçura
41.31 min.
2010
Stockholm, Sweden
Sazak is a mountain village located in Karaburun, Izmir on the Aegean coast of Turkey and is just one of many Greek villages forcibly evacuated in 1922.

The Greek residents of this and surrounding villages, who once grew rosica grapes in their vineyards and produced delicious wines and molasses, were considered together with the Greek army that invaded Izmir. The Greek residents were driven to the sea at the coves around Karaburun, killed and deported and the villages they left behind were plundered, although they actually had the same rights in these lands as those who remained.

Since those times, for 87 years, Sazak remained desolate, solitary and unprotected on the steep slop facing toward the islands of Lesvos and Chios, where there are still stone houses and unique silhouettes.

In August 2009, about 50 citizens from Patras, Greece, came to Karaburun, Izmir in Turkey. They were the grandchildren of those who were forced to leave the lands which they would visit after 87 years as part of the 2nd Karaburun Peninsula Greek-Turkish Friendship Days.

As they were going to the Kucukbahce village for the first dinner to meet with the local people on the evening of August 6, their bus stopped and they got out. They looked at the village of Sazak, or Sazaki as they call it, lying far away in the falling darkness of the evening.

The second dinner would be at the village of Sarpincik on the next day.

I wanted to salute them by making an art performance at the village of Sazak on August 7, i.e. on the same day as that last dinner. I posted the performance announcement on walls in the town and the surrounding villages days before:

Thistles of Sazak

I will try to clear the village of Sazak from thistles, which covers its heavy emptiness like a heartrending veil, from dawn to dusk on the Seventh of August, 2009.
Your participation is welcome at my performance.

Hakan Akçura

For me, trying to clear the covering of thistles at Sazak is a symbolic cleansing meant to open the way for rescuing the village from the lonely, derelict, unprotected state in which it has been left together with its painful past for 87 years. Also to transform it to one of the symbols of Greek-Turkish friendship, which I believe will develop ever more with each passing day.

I asked for permission, in a way, from the earlier owners of each house, who are no longer there, before clearing the thistles.

Yes, my performance was open to participation. I spread my call not only in and around Karaburun, but I also informed all the guests, Greek and Turkish alike, who met at the first dinner. Only two persons came to the performance in addition to my team; a retired philosophy teacher and his daughter from Bergama, who were spending their summer holidays in Kucukbahce.

They shared their water and fruit with me.

I would like to thank them.

Hakan Akçura