
“Kemalizm bir ibadet biçimidir” / Hakan Akçura / 2007
RADİKAL – İSTANBUL – Hafriyat Sanat Grubu’nun ‘Allah Korkusu’ başlıklı sergisinde polisçe incelemeye alınan üç afişten birinin tasarımcısı Hakan Akçura, “Atatürkçülük, takipçileri tarafından bir ibadet biçimine dönüştürüldü. Afişimde bu yaklaşımı eleştirdim” dedi. Radikal’in önceki gün ‘Yağmurdan kaçarken’ manşetiyle duyurduğu haberde, grubun 10 Kasım’da açılan sergisinde, Vakit gazetesinin hedef gösteren haberi sonrasında koruma amaçlı gelen polislerin, ‘Atatürksüzlük korkusunu’ konu alan üç afiş hakkında inceleme yaptığı belirtiliyordu. O üç afişten, Murat Belge’nin “Kemalizm bir ibadet biçimidir” sözünden ilham alıp bu adı verdiği, ‘sureti silinmiş Atatürk’ afişinin tasarımcısı Hakan Akçura, savcılığa ifadesini gönderdi. [Tabii ki savcılığa değil, gerekirse savcılıkta okunmak üzere Hafriyat’ın avukatlarına gönderdım ifademi…H.A.] Akçura, ifadesinde şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ideolojisi Kemalizm ve paradoksal olarak devletin, ordunun ve takipçilerinin siyasal İslam’a karşı çıkışında Atatürk peygamber gibi anılıyor. Afişim, bu çelişkinin dışavurumudur. Birbirine karşı görünen radikal İslamcı ve anti-demokratik Kemalistler aynı tapınma biçimiyle davranıyor. Sanatçı olarak, ülkemin tüm bireylerinin, toplumsal katmanlarının ve kurumlarının dinle, ideolojilerle, etnik, ulusal, kültürel önyargı ve inanç sistemleriyle ilişkisi, tartıştığım, benle birlikte, yarattıklarımla birlikte yeniden tartışılmasını istediğim zemindir. Bunu yapıp sergileyeceğimi düşünmem, düşünme ve düşündüklerimi iletme, yaratma özgürlüğümün, ötesi, insanlık hakkımın doğal sonucudur.”
Monthly Archives: Kasım 2007
Reply
Radikal: "Yağmurdan kaçarken…"
Radikal, afişimi görsel malzeme olarak kullanırken, ne benim, ne de işimin adını vermiş.
Haberin belki de tek ama büyük zaafı…
Vakit gazetesinin hedef gösterdiği ‘Allah Korkusu’ adlı sergiyi ‘korumaya gelen’ polisler, üç afişte ‘sakınca’ buldu, terörle mücadele ekipleri gelip inceleme yaptı.
İsmail Saymaz
Söyleşi sırasında, sergi salonuna kuşku uyandıran bir genç giriyor. Elinde cep telefonu var. Murat Akagündüz, “Burada keselim” deyip bir sigara yakıyor. Akagündüz, endişeli. Endişesinde haksız değil. Akagündüz’ün içinde bulunduğu Hafriyat Sanat Grubu, ‘Allah Korkusu’ adlı afiş sergisi açmaya niyetlenince başına gelmedik kalmadı. İslamcı Vakit gazetesi, sergi daha açılmadan, ‘Küstah sergi’ diye haber yaptı. Üç özel koruma tutulup kaymakamlığa haber verildi. Açılışa güvenlik için altı polis geldi. Fakat polisler ‘Atatürksüzlük korkusunu’ ele alan üç afişi kameraya alıp fotoğrafladı. Sonra amirleri, resmi polisler ve Terörle Mücadele Ekipleri gelip, “İnceleme yapacağız” denildi ve o üç afişin sanatçılarının kimlik bilgileri alındı. ‘Allah Korkusu’, yerini ‘polis korkusuna’ bırakınca o üç afişten biri, sanatçısınca geri çekildi.
10 yıllık bir grup
Hafriyat, ülkenin en etkili bağımsız sanat inisiyatifi olarak biliniyor. Ressam ve heykeltıraşların buluştuğu bu 10 yıllık grubun son adımı, ‘Allah Korkusu’ temalı afiş çalışması olmuştu. Bu korku, ‘mahalle baskısını’ da içine alıyor, ‘Atatürksüzlük korkusu’yla sürüyordu. Grubun Karaköy’deki binasında, 10 Kasım’daki açılış hazırlıkları sürerken, Vakit gazetesi 5 Kasım’da düğmeye bastı. ‘Küstah sergi’ başlıklı haberde, “Sanat adı altında sövgü kültürü inşa ediliyor” deniliyordu. Vakit’in, kendilerini aradığını iddia ettiği okurlarına göre ‘Amaç sanat değil’di. Vakit, serginin adresini, gününü ve saatini de bildirmişti.
Önce özel koruma
Akagündüz’e göre, endişelenen Hafriyatçılar üç özel koruma tuttu. Bununla yetinilmedi ve ertesi gün Beyoğlu Kaymakamlığı, Vakit’in haberi de iletilerek, bilgilendirildi. Serginin açıldığı 10 Kasım’da, 60 afiş, içeride 300’ü aşkın sanatsever, altı sivil polis ve kapıda üç özel koruma vardı. 10 Kasım’da saat 17.00’yi geçmişti ki sergi açıldı. Hafriyatçılar, koruma için gelen sivil polislere sergiyi gezdirip afişlerle ilgili bilgi verdi. Fakat bir terslik vardı. Polisler, ikisi Atatürk korkusunu ele alan üç afişe odaklanmıştı. Bu afişler fotoğraflandıktan sonra kameraya da çekildi.
Bir de amirim görsün!
Yaklaşık 40 dakika sonra, Akagündüz’ün ‘Güvenlik Şube Amiri’ olduğunu öğrendiği resmi giyimli bir polis amiri salona geldi. O, içeriye dört resmi polisle girerken, dışarıdaki polislerin de sayısı artmıştı. Kapıda, içlerinde ‘Terörle Mücadele’ ekiplerinin de yer aldığı 15’i aşkın polis ile üçü sivil, dört polis aracı vardı.
Sakıncalı mı değil mi?
Akagündüz’ün iddiasına göre, sergi bu kez polis amirine de gezdirildi. Amir, daha önce sivil polislerce kaydedilen o üç afiş üzerinde duruyordu: “Sergiyle ilgili bir şüphe vardı. Buradaki afişler için sübjektif bir durum söz konusuydu. Neyin sakıncalı olup olmadığı konusunda karar vermekte güçlük çektiler. İşlerin kendisiyle ilgili ortalama bir izleyicini sorabileceği sorular sordular: Amaçlanan ne, bu içerik neden seçildi, Atatürk’e buradaki yaklaşımın ne, gibi sorular sordular. Atatürk’e hakaret içeriyor mu, içermiyor mu, emin olmak istediler. Verdiğimiz cevaplardan tatmin olmadılar ki, afişlerin incelemeye alınacağını, savcılığa bildirileceğini söylediler.”
Henüz inceleme aşaması
Amir o sergiden ayrılırken, ertesi gün şüpheli üç afişi tasarlayan sanatçıların kimlik bilgileri alındı. Bu üç sanatçıdan, adının açıklanmasını istemeyen biri, afişini geri çekti. Hafriyat’ın avukatı Murat Deha Boduroğlu’na göre henüz savcılığa herhangi bir suç duyurusu iletilmiş değil. İnceleme sürüyor.
Başka tepki beklerken…
Akagündüz ve arkadaşları, sergiyi kapanış tarihi olan 2 Aralık’a kadar devam ettirmeye kararlı olsa da endişelerini de koruyor. Örneğin bu söyleşi yapılırken, salona giren bir genç, Akagündüz’ü kaygılandırıyor. Akagündüz, söyleşiye ara verilmesini isterken, elinde cep telefonu bulunan şüpheli gencin salondan çıkmasını bekliyor. Bu esnada bir de sigara içiyor. Akagündüz daha sonra, “Amacımız provokasyon yaratmak değildi” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Aslında Allah korkusu kaygısı itibarıyla muhafazakâr tepki beklerken, serginin güvenliğiyle ilgili sorumluluğu alan Emniyet Müdürlüğü’nden sorun yaşanmaya başladı. Sergi içeriği ve mahiyeti, bir iktidarın tarifine yönelik olması, emniyet açısından, sakıncalı olduğu fark edildi. Kime karşı neyi koruyor oldukları konusunda kendileri de kaygıya düştü. Polisler korumak üzere geldikleri sergide sakıncayı kendileri bulmuş oldular.”
Allah Korkusu'na suç duyurusu… Savcılığa okunması için yolladığım ifadem…

“Kemalizm bir ibadet biçimidir. (Murat Belge’den)”/Hakan Akçura/2007/Afiş, 70 x 100 cm.
Karaköy Hafriyat’ta 10 kasım 2007 cuma günü açılan “Allah Korkusu” sergisinde yeralan ve “Kemalizm bir ibadet biçimidir. (Murat Belge’den)” ismini taşıyan afişim hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu öğrendim.
Hafriyat sanat grubunun avukatları eliyle bugün Cumhuriyet Savcılığı’na yolladığım ifadem aşağıdadır:
Sayın Savcı,
Hafriyat Karaköy’ün düzenlediği “Allah Korkusu” sergisinin basına da açıklanan çağrı metninin üçüncü maddesinde geçen “Atatürksüzlük korkusu,” yaptığım işi üzerinde temellendirdiğim korkudur.
Afiş tasarımımı, Türkiye’nin en önemli değerlerinden biri olduğunu düşündüğüm, düşünür, yazar, Prof. Murat Belge’nin gazeteci Berat Günçıkan’la yaptığı söyleşisinin şu cümlelerinden ilham alarak yaptım:
“Bizde de Cumhuriyet’le birlikte oluşan ideoloji tamamen seküler bir alternatif değildir. Kemalizm bir ibadet biçimidir. Dünya tarihinde kısa bir yer tutsa da, bu sekülarizasyon sürecine girmiş olmak, Allah’ı kaybetmiş olmak demektir…” (Murat Belge/Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik, Söyleşi: Berat Günçıkan, Agora Kitaplığı, Mart 2006, sayfa 15)
Bu cümleler tümüyle katıldığım cümlelerdir.
Afiş tasarımım bir soyutlamadır ve adı bu söyleşiden alıntılanmıştır: “Kemalizm bir ibadet biçimidir.”
Murat Belge’nin bu sosyo-politik saptamasının gündelik siyasi yaşantıda bire bir yansımalarını gördüğümüz günler yaşamaktayız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ideolojisi Kemalizm’dir ve paradoksal olarak devletin, ordunun ve bu resmi ideolojinin takipçisi olan insanların siyasal islama karşı çıkışlarında Atatürk bir peygamber gibi anılmaktadır.
Afişim, tam da bu çelişkinin dışavurumudur. İslamın tabu kıldığı, kendi peygamberinin suretini çizdirmeme inancı, bana göre, artık tüm bu Atatürk takipçilerinin de sahip olabileceği bir inançtır. Birbirine çok karşı gibi görünen radikal islamcılar ve anti-demokratik kemalistler aynı tapınma biçimiyle davranmaktadır.
Bu inançla, bu ibadet biçimiyle, Mustafa Kemal, ulusal kurtuluş savaşının başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olmaktan çok farklı bir kimliğe bürünebilmiş, saldırgan, savaş yanlısı adımlar, anti-demokratik yaptırımlar, hatta yeni bir askeri darbe ihtimali “Atatürkçülük” adına savunulabilir hale getirilmiştir.
Bir sanatçı olarak, ülkemin tek tek tüm bireylerinin, toplumsal katmanlarının ve kurumlarının dinle, ideolojilerle, etnik, ulusal, kültürel önyargı ve inanç sistemleriyle ilişkisi, ilgilendiğim, tartıştığım, kendi bakış açılarımı sunduğum, benle birlikte, yarattıklarımla birlikte yeniden tartışılmasını istediğim bir zemindir.
Bunu yapabileceğim ve sergileyebileceğimi düşünmem, düşünme ve düşündüklerimi iletme özgürlüğümün, bir sanatçı olarak yaratma özgürlüğümün, ötesi insanlık hakkımın doğal sonucudur.
Saygılarımla…
Hakan Akçura
"Allah Korkusu" açıldı
İstanbul, Hafriyat Karaköy’de benim de bir afiş tasarımım ile katıldığım “Allah Korkusu” sergisi sivillerin ve kolluk güçlerinin büyük ilgisi ve yoğun bir katılımla açıldı.
Milliyet: “Allah Korkusu”na farklı bakışlar
H2: Şu Hafriyat’ın başına gelenler
Sabah’tan sonu tuhaf biten bir haber:
“Allah Korkusu” sergisi açılmadan korkuttu
Bianet: Allah Korkusu başladı, vaziyet berkemal…
Kemalizm bir ibadet biçimidir (Murat Belge’den)/Hakan Akçura/2007/Afiş (70×100 cm.)
Reinfeldt's answer to my open inquiry and invitation

From: registrator@primeminister.ministry.se
Date: 09.Nov.2007 12:03
Subject: Ang. Open inquiry and invitation to Mr. Fredrik Reinfeldt and Mr. Recep Tayyip Erdogan SB2007/7000
To: hakan akcura hakcura@gmail.com
Dear Mr. Akcura,
Thank you for your email to Prime Minister Fredrik Reinfeldt. I am responding on his behalf.
I wish to thank you for the information you present in your email, in which you describe the ventures of the Voyager Interstellar Mission.
The Prime Minister has no viewpoints on the specifics of the mission’s endeavors. Unfortunately, I must also inform that the Prime Minister does not have an opportunity to make recordings on the topic. However, I would like to thank you very much for your invitation.
Sincerely,
Markus Nordström
The Correspondence Department Prime Minister’s Office
Date: 09.Nov.2007 12:03
Subject: Ang. Open inquiry and invitation to Mr. Fredrik Reinfeldt and Mr. Recep Tayyip Erdogan SB2007/7000
To: hakan akcura hakcura@gmail.com
Dear Mr. Akcura,
Thank you for your email to Prime Minister Fredrik Reinfeldt. I am responding on his behalf.
I wish to thank you for the information you present in your email, in which you describe the ventures of the Voyager Interstellar Mission.
The Prime Minister has no viewpoints on the specifics of the mission’s endeavors. Unfortunately, I must also inform that the Prime Minister does not have an opportunity to make recordings on the topic. However, I would like to thank you very much for your invitation.
Sincerely,
Markus Nordström
The Correspondence Department Prime Minister’s Office