"Günaydın" İsveç!

Yeni tamamladığım 87 dakikalık, iki bölümlü video performansım “Godmorgon” (Günaydın) 25 Ekim’den 18 Kasım’a kadar, Stockholm’de, Tegen 2 “proje, sahneleme ve sergi mekanı”nda gösterilecek.

Videoperformansımı içeren ve “Ben, sahibimin köpeği” başlığını taşıyan karma sergiye, benim dışımda, Carl Mikael von Hausswolff, Dmitri Plax, ARK – Dariush M Doust ve Tegen 2yi eşi sanatçı Gunilla Sköld Feiler‘le birlikte vareden besteci, müzisyen ve görsel sanatçı Dror Feiler yeralıyor.

Aşağıda tanıtım metninin çevirisini okuyabileceğiniz sergi, Muhammed suretleri, meydan köpeği heykel tasarımları ve ölüm fetvalarıyla yeniden alevlenen güncel tartışmayı, seçilmiş, farklı bir zemine yükseltme çabası, önerisi ve dışavurumu. Metnin altında ise sergiye katılan videoperformansımın 8 dakikalık ilk bölümü “Epilog”un tamamını izleyebilir ve 79 dakikalık ana videonun görsellerini bulabilirsiniz.

Sergi metninin son cümlesiyle: Hoşgeleceksiniz! Ben, sahibimin köpeği

Göçmenlere karşı İsveçli yaklaşımı karşıtlıkları içerse de, temelde hoşgörü ve önyargısızlığa dayanıyor. Buna karşılık müslümanlara karşı varolan potansiyel düşmanlığın boyutu ise kaygı verici.
(Dagens Nyheter’de* çokkültürlülük araştırması üzerine 27 Eylül 2007’de yapılan başyorumdan)

“Ben, sahibimin köpeği” sergisi, aşağı yukarı Orhan Pamuk’un romanından alınan “Ben bir köpeğim” isimli metnin çevresinde dönüp dolaşıyor. Köpekler, tarihin arka bahçesinden, havlayarak dilleniyor. Evet, bu (“sınırsız” görüş bildirme özgürlüğüyle) batı ile (“koşullu” görüş bildirme özgürlüğüyle) doğu arasındaki kırılma noktasında sembolik bir buluşma.

Bu sergide KİM OLDUĞUN, NE YAPTIĞIN VE NE TÜR BİR KÖPEK OLDUĞUNA bağlı olarak, hem islam dünyasından, hem de batı dünyasından köpekler ve “köpek yaşamları” ile buluşacağız. Diğer yandan sergi, abartılı kibrimize ve doğudan da batıdan da gelsek, yahudi ya da arap, isveçli ya da göçmen** de olsak sahip olmadığımızı sandığımız kendi önyargılarımıza da meydan okuyor.

TEGEN 2, geleneksel galeri ve sanat merkezlerinden, güncel tartışmalara beklenmedik hızda vuruş yapmanın büyük yararına inancı ve bu vesileyle özenli ve ayrıntılı soruları sorabilmesi avantajıyla ayrılıyor: Güncel sanat keyif vermenin, bazılarının mal ve statüsünü yükseltmenin ve/veya bir sürüleri için de boş bir provokatif jest olmanın ötesine geçebilir mi? Sanat, çok sayıda insanın haberdar olduğu kamuya açık tartışmalarda da gerçek bir rol oynayabilir mi? Haydi biraz da yazılmayanı uzmanca arayan, söylenmeyenlere ve unutulması tercih edilenlere odaklanan “derridacı” stratejiyle (Derrida’nın düşünsel yöntemiyle) yaklaşalım! Ki çoğu zaman ifşa edici olanlar da bunlardır…

Hoşgeleceksiniz!

* İsveç’in gündelik en büyük iki gazetesinden biri. Sosyal demokrat eğilimlidir. [HA] ** Özgün metinde kullanılan, İsveç argosunda yeralan ve göçmenleri aşağılayan ”blatte” kelimesinin dilimizde tam karşılığı yok. [HA] TEGEN 2
Açılış: 25 Ekim 2007 17-20 arası Açık: Perşembe-Pazar 12-17 Adres: Bjurholmsg. 9b, Stockholm.
Metro istasyonu: Skanstull


Godmorgon (Günaydın)
87 dakika
Hakan Akçura, 2007, Stockholm



Epilog
8 dakika
İsveççe, türkçe altyazılı

Stockholm’de, Labirent’te “Hakan Akçura’nın aşkına ve kişiliğine dair”

http://media.imeem.com/v/yNae_euMOO



Stockholm’de çok sayıda Türk göçmenin de yaşadığı bir banliyö bölgesi olan Tumba’da yeralan çağdaş sanatlar merkezi Botkyrka Konsthall’de açılacak olan “Labirent” isimli uluslararası sanatçı kitapları sergisine “Oturma izni için” isimli dia gösterisi ile katılıyorum. Sergide benim dışımda Türkiye’den iki sanatçı daha var: Banu Cennetoğlu ve Aslı Çavuşoğlu.
18 Kasım’da açılacak sergide İsveç’ten Türkiye’ye, Romanya’dan Japonya’ya, İsrail’den Singapur’a yüzü aşkın sayıda sanatçı kendisi tarafından bir ‘iş olarak yapılmış sanatçı kitapları ile yeralacak. Sergide yeralan yayınevleri ise, Frankfurt’tan Revolver, New York’tan Printed Matter ile Free Pres ve İstanbul’dan BAS’ın “Türkiye’den sanatçı kitapları projesi” Bent.
2004 yılında oturma izni başvurum için İsveç İstanbul Büyükelçiliği’ne tek nüsha basılmış bir “sanatçı kitabı” ile gittim. Kitabın ismi “Hakan Akçura’nın aşkına ve kişiliğine dair”di. Verili ilişkimin ve kişiliğimin seçtiğim belgeler ile sunulduğu bu kitabı tasarlar ve arkadaşım Emine Tusavul’un katkısı ile basarken, İsveç Göçmen Bürosu’nun “evliliğimin ne kadar sahici olduğu kuşkusu”yla yapılan standart sorgusunu kırmayı ve onlara daha “insani” ve “saygılı” bir bakış açısı sunmayı hedeflemiştim. Sonuç aldığım söylenebilir. O ilk görüşme zarif geçti ve beni sadece iki ay beklettiler. İş bir yıl sonra bu izni uzatmaya gelince biliyorsunuz ki bu süreç daha sancılı geçti ve beni 51 dakikalık “İsveç Göçmen Bürosu’na açık mektup” isimli bir video performans yapmaya zorladılar.
Sözkonusu kitabı elçiliğe sunmadan önce sanatçı arkadaşım Fırat Erez’in çektiği fotoğraflarla, bu kitabın her sayfasını elimle çevirişimi belgeleyen bir seri hazırladım. Botkyrka Konsthall’in sergisi “Labirent”te işte bu seri “Oturma izni için” başlıklı 189 fotoğrafı kapsayan bir multimedya gösteri olarak sergilenecek.
İsminin ilhamını Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’den alan ve 31 Ocak 2007’ye kadar açık olacak sergide, ziyaretçiler kimi kitapları ödünç alabilecek, kendi kitaplarını yapabilecekleri workshoplara katılabilecek ve bir dizi performansı izleyebilecekler.
Serginin küratörleri, Joanna Sandell ve Pia Sandström. Sergiye katılan sanatçıların tam listesi ise şu: Hakan Akçura, Kjellgren Alkire, Paola Anzichè, Henrik Andersson, Roger Andersson, Jakob Avenius Anckarsvärd,Janine Antoni, Michael J. Baers, Veronika Ban, Björn Barre, Terése Bolander, Anna Jin Hwa Borstam, Magnus Bärtås, Amanda Cardell, Susan Carr, Peter Cederblom, Aslı Çavuşoglu, Banu Cennetoğlu, Claudia Christoffel, Clémentine Deliss, Carl Diekert, Fredrik Ekman, Marie-Louise Ekman, Andjeas Ejiksson, Andreas Eriksson, Elis Eriksson, Fabian Fink, Alissa Firth-Eagland, Juan Pedro Fabra, Free Press (Sal Randolph), Luca Frei, Takuya Fukumoto, April Gertler, Oscar Guermouche, Brent Gutzeit, Camilla Gunnar, Cecilia Grönberg, Jason De Haan, Happy Pappy (Malin Ståhl), H.arta (Maria Crista, Anca Gyemant ve Rodica Tache), Christel Hansson, Trond Hugo Haugen, Johannes Heldén, Janna Holmstedt, Karl Holmqvist, Lars Hoffsten, John Håkansson, Martin Högström, Lisa Isley, Implicasphere (Cathy Haynes ve Sally O’Reilly), Travis Janssen, Cheong Kah Kit, Arijana Kajfes, Melissa Kaup-Augustine, Nina Katchadourian, Emma Kihl, Anna Kindgren & Carina Gunnars, Scott Konzelmann, Mariken Kramer, Ann-Kristin Källström, Karl Larsson, Karl Larsson & Andreas Mangione, Björn Larsson, Mareike Lee, Maria Lindström, Dorota Lukianska, love and devotion (Carina Gunnars, Ingrid Eriksson, Carina Gunnars, Karin Johnson ve Anna Kindgren), Line Løkken, Ebba Matz, Cathryn Miller, Concetta Modica, Ken Montgomery, Frank Möllersten, Masato Nakamura, Lina Nordström, Anber Onar, Julia Peirone, Haris Pellapaisiotis, Ragnar Persson, Dmitri Plax, Alessandra Di Pisa, Sandra Praun, Publikation (Susann Rönnertz ve Annelie Nilsson), Barbro Ravander, Srecko Rijetkovic, Michael Roy, raketa (Helena Byström, Lola Carlander, Magda Lipka Falck, Åsa Lipka Falck, Elisabet Mç Nilsson, Camilla Schlyter Gezelius ve Jenny Vinterqvist), Lina Selander, Paula von Seth, Christian Sievers, Marja-Leena Sillanpää, Gil Marco Shani, Linnea Sjöberg, Eva-Leena Skarin, Carouschka Streijffert, Styx (Giuliano Killgren Medici ve Michael Lundberg), Nacho Tatjer, Andrea Taylor, Johan Thurfjell, VAVD Editions (Peter Andersson, Lars Svensson, Måns Wrange ve Pål Wrange), Martisa Vásquez, Ruth Weismann, Horst Weinstall, Ulla Wennberg, Bengt Jahnsson Wennberg, Per Wennerstrand, Anna Wignell, Mats Wilhelmsson, ÅBÄKE (Patrick Lacey, Benjamin Reichen, Kajsa Ståhl ve Maki Suzuki), Richard Årlin.

"Gerçek Diyalog"un Türkiyeli katılımcılara yönelik ikinci sorusu değişti. Neden ve nasıl mı?

Radikal’de “Gerçek Diyalog”a dair 2 Ekim 2006 günü yayınlanan haberin ardından aynı gece NTV’ye bağlandım. 20 dk. sesimle konuk olup etkinlikten sözettim, Banu Güven’in sorularını cevaplama fırsatı buldum. NTV set ekibi kolay kolay görülmeyecek bir dayanışma örneği olarak, “Gerçek Diyalog”un sorularını gün boyunca cevaplarken kendilerini çekmişler ve katılım olarak bana yollamaya, sözkonusu bültende de tüm izleyicilere örnek olarak sergilemeye karar vermişlerdi. Bana yollayacaklar. O gece kayıtlarında ancak seslerini duyabildim, sevindim ama daha izleyemedim.

Bu her iki -Radikal, NTV- örnek dayanışma örneğinin ardından birçok maille soru, katılım kararı bana ulaştı. Kader bu ya, Radikal gibi NTV de program sırasında altyazıyla izleyicilerine ileteceğini açıkladığı bu blog sitesinin linkini ( http://open-flux.blogspot.com/ ) teknik bir arıza nedeniyle yayınlayamadı.

O günlerin ardından, özellikle de gelen maillerdeki soruların bolluğundan, katılımcı adaylarının arada bakıp bilgi tazeleyeceği, gelişmelerden haberdar olacağı sürekli bir linkin bilgisini onlara iletmek ne kadar elzem anladım. Anladığım ve bir diğer daha önemli şey ise, bu etkinliğin duyurularının çok daha yaygınlaşması için gereken yolları bulmam gerektiği.

İstanbul İsveç ve TC Stockholm büyükelçiliklerine yönelik birbirinin eşi iki destek çağrısı kaleme aldım. Sırayla yolluyorum. Bu mektup ve başvurularda, neye ihtiyacım olduğunun açıklaması şöyle: “ihtiyacım öncelikle çok yaygın bir tanıtım ağı oluşturabilmek. Türkiye ve İsveç medyasında yaygın duyurular yayınlayabilmek. Elime geçecek yüzlerce, belki binlerce kaydı kurgulayıp son haline getirebilecek, değişik dilleri birbirine çevirebilmemi ve videolara altyazı olarak ekleyebilmemi sağlayacak parasal desteğe sahip olabilmek. Etkinlik sonuçlanınca İsveç’te ve Türkiye’de sergileme mekanları bulabilmek, gerekirse kiralarını ödeyebilmek. Bu sergilerin her iki dilde kataloglarını, davetiyelerini ve afişlerini bastırabilmek.” Yani az değil. Üstelik bu desteği talep ettiğim yerler de yalnızca bu iki büyükelçilik değil… Her türlü ve biçimde desteğe açığım.

Bir başka önemli gelişme de, katılımcıların eğilimleriyle ve onların uyarısının ardından,”Lagom”a dair soruyu Türkiyeli kullanıcılara sormaktan vazgeçişimle ilgili. Şimdiye kadar bu biçimde kaydedenler tabii ki kabulüm olacak. Ama bundan sonrası için, ikinci soruyla İsveç toplumunu nasıl lagomla yüzleştiriyorsam, Türkiyelileri de bizzat kendi toplumsal statükolarıyla yüzleştirmem gerektiğini düşünüyorum. Orhan Pamuk’un Nobel’i alması ile tam da isveçlilerin Türkiye’ye yönelik gözü, türkiyelilerin de İsveç’e yönelik gözü bu kadar açılmış ve odaklanmışken…
İkinci soru, Türkiyeli katılımcılar için şöyle değişti: “Türkiye’de giderek yükselen yeni milliyetçilik hakkında ne düşünüyor ve ülkenin geleceğine nasıl bakıyorsunuz?

Birçok şeyin sıradışı olduğunu biliyorum:
Böylesi bir açık katılımlı, sonu belirsiz sanat etkinliği,
Bir sanat etkinliğinin yaygınlaşması ve oluşması için kullandığım tüm yöntem ve araçlar,

Sürecin nasıl ve neden böyle aktığına dair sizleri bilgilendirme isteğim,
Bu sanat etkinliğinin “niteliğini” katılımcılarla birlikte kısmen de olsa değiştirebilme rahatlığım.

TC Stockholm Büyükelçiliği beni gelecek hafta toplantıya çağırdı. Siteye koymak için NTV gece programının ve dolayısıyla katılımlarının filmini bekliyorum. İsveç İstanbul Büyükelçiliği’ne yönelik mektubumu bugün yolluyorum. Katılımını bana CD ya da DVD olarak yollamak isteyenler için -ki sayıları hiç az değil- gereken posta kutusunu edinebilmek için bir dernek kuruyorum (İsveç’te kişisel posta kutusu kiralanamadığını bu sayede öğrendim). Size bu blog’u yazıyorum. “Gerçek diyalog” ise büyüyor.

"Gerçek diyalog" basında / "Sann dialog" på press

Radikal gazetesi, 2 ekim 2006 tarihinde “Gerçek Diyalog”la ilgili bir haber yayınladı. Aynı gece NTV gece haberlerine konuk oldum. Programın ilgi çekici kaydı yakında burada yayınlanacak. sanatplatformu.com sitesi de 11 ekim 2006 tarihinde etkinliğe sayfalarında yer verdi.:

Radikal


Akçura diyaloğa çağırıyorGüncel sanatçı Hakan Akçura, İsveç ve Türkiye’den ‘Gerçek Diyalog’a katılım bekliyor.

İsveç’te yaşayan güncel sanatçı Hakan Akçura, kendisini İsveç kamuoyunda gündeme getiren ‘Göçmen Dairesine Açık Mektup’ adlı video performasının ardından şimdi de Türkiye-İsveç hattında diyalog temalı bir video hazırlamak için kollarını sıvadı. ‘Gerçek Diyalog’ adını verdiği yeni videosu için İsveç ve Türkiye’den katılım bekleyen Akçura, projesine katılmak isteyenlerden üç soruya verdikleri cevapları bir video kamera, videolu fotoğraf makinesi, web kamera ya da telefon kamerasıyla kaydedip kendisine göndermesini istiyor. Akçura’nın sorduğu sorular şöyle: 1) Türkiye hakkında ilk aklınıza gelen düşünceler nelerdir? Bu ülke size neyi anımsatır ya da düşündürür? (İsveç’ten katılacaklar için); İsveç hakkında ilk aklınıza gelen düşünceler nelerdir? Bu ülke size neyi anımsatır, hatırlatır ya da düşündürür? (Türkiye’den katılacaklar için) 2) Lagom (Ortalama İsveçli günlük yaşamına hakim olan, ortalama isveçli ruhunu tutsak eden, içinde zaman zaman gizli ırkçılığı da taşıyan binlerce kalıp, davranış, tavır ve duruşun nedeni olan hayat felsefesinin adı) hakkında ne düşünüyorsunuz? Günlük yaşamın lagomun yasalarınca aktığı bir yaşam hakkında ne düşünüyorsunuz? 3)Birçok Avrupalının, gün gelip de Türkiye Avrupa Birliği’ne katılırsa, Türkiye’den Avrupa’ya insan göçü olacağına dair korkuları hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Katılımcıların kayıt yaptıktan sonra videolarını sıkıştırıp herhangi bir ‘update’ sitesine yüklemeleri ve o linki de hakcura@gmail.com adresine yollamaları gerekiyor.

Akçura’dan “Gerçek Diyalog”a çağrı

Gerçek diyalog / Sann dialog

Gerçek Diyalog

Türkiye-İsveç hattı üzerinde ve “tanışmak” üzerine bir açık katılımlı sanat etkinliği

Türkiyeli ve İsveç’ten katılacak herkesi, adı “gerçek diyalog” olacak bir videoyu birlikte oluşturmak üzere akacak ve benim sonlandıracağım bir sürece ortak olmaya çağırıyorum.

Katılmak isteyenler aşağıda yeralan üç soruya cevap verirken kendilerini videoya çekecek ve bu kaydı bana yollayacak.

Birinci soru
İsveç’ten katılacaklar için:
Türkiye hakkında ilk aklınıza gelen düşünceler nelerdir? Bu ülke size neyi anımsatır, hatırlatır ya da düşündürür?
Türkiye’den katılacaklar için:
İsveç hakkında ilk aklınıza gelen düşünceler nelerdir? Bu ülke size neyi anımsatır, hatırlatır ya da düşündürür?

İkinci soru
İsveç’ten katılacaklar için:
“Lagom”* hakkında ne düşünüyorsunuz? Günlük yaşamın “lagomun yasalarınca” aktığı bir yaşam hakkında ne düşünüyorsunuz? (Türkiye’den katılmak isteyenler için özet bir “lagom” tarifini aşağıda bulabilir.)
Türkiye’den katılacaklar için:Türkiye’de giderek yükselen yeni milliyetçilik hakkında ne düşünüyorsunuz ve ülkenin geleceğine nasıl bakıyorsunuz?
Üçüncü soru
Birçok avrupalının, gün gelip de Türkiye Avrupa Birliği’ne katılırsa, Türkiye’den Avrupa’ya insan göçü olacağına dair korkuları hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

Kayıtlar, herhangi bir video kamera, video kaydı yapan fotoğraf makinesi, web kamera ya da mobil telefon kamerasıyla yapılabilir. Video her formatta kaydedilebilir. (.mpeg, .avi, .movie, .divx etc.)

Katılımcılar videolarını –sıkıştırarak (.zip, .rar etc.) ya da olduğu gibi- herhangi bir upload sitesine yükleyip, o linki bana iletebilir.

Belli başlı upload siteleri:
http://www.youtube.com/
http://rapidshare.de/

http://www.sendspace.com/

http://www.badongo.com/

Sürece dair her teknik sorunu çözmek için benle e-mail adresim aracılığıyla yazışabilir:
hakcura@gmail.com

Yine katılımcılar, sürece dair her gelişmeyi http://open-flux.blogspot.com/ linkinden öğrenebilir.
Şimdiden oluşacak “gerçek diyaloğa” katkılarınız için teşekkür ediyorum.

*lagom [l’a:gom] adv.
inte för mycket och inte för lite, passande; lämpligt
ne fazla ne az, yeterince, kararınca; uygun

Lagom bence [H.A.] en özetle, ortalama isveçli günlük yaşantısının her alanına hakim, ortalama isveçli ruhunu tutsak eden, içinde zaman zaman gizli ırkçılığı da taşıyan, binlerce kalıp, davranış, tavır ve duruşun nedeni olan hayat felsefesinin adı. Ne ağız dolusu gülmek, ne de doyasıya ağlamak lagoma uyar. Ne de atak varoluşlar, gözükara duruşlar, aktif cesaret, açıksözlü doğrudan eleştiriler, samimi dışavurumlar, içi dışı bir olan bir şeffaflık, muzip ve kuraldışı önerileri hayata sunmak, farklı olmaktan ve durmaktan yüksünmemek… Hiçbiri.
http://en.wikipedia.org/wiki/Lagom
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=lagom
Sann Dialog
En konstnärlig aktivitet som är öppet till deltagande, om att “mötas” och sträcker sig mellan Turkiet och Sverige

Jag inbjuder alla från Turkiet och Sverige att delta och vara med i den processen: där vi tillsammans skapar en video med namnet “sann dialog” och som kommer att avslutas av mig.

De som vill delta kommer att banda sig själva på video medan de svarar nedanstående tre frågor och banden ska sedan skickas till mig:
Första frågan
För deltagande från Sverige:
Vilka är de första tankarna som dyker upp hos dig om Turkiet? Vad påminner det landet dig, eller får dig att tänka på?


För deltagande från Turkiet:
Vilka är de första tankarna som dyker upp hos dig om Sverige? Vad påminner det landet dig, eller får dig att tänka på?

Andra frågan

För deltagande från Sverige:
Vad tänker du ang. “Lagom” Vad tycker du om ett liv där vardagen flyter på med “lagar från lagom”?


För deltagande från Turkiet:
Vad har ni för tankar ang den alltmer växande ny nationalismen och hur ser ni på landets framtid?


Tredje frågan
Vad tänker du om rädslan hos många europeer som tror att det blir stora folk flyttningar från Turkiet till Europa om Turkiet blir medlem av EU?

Inspelningar kan göras med önskad videokamera, kamera som har inspelningsmöjligheter, web kameror eller telefon kameror.

Videon får sparas i önskad format. (.mpeg, .avi, .movie, .divx etc.) Deltagarna får packa (.zip, .rar etc.) ner sina videon och lägga upp dem på önskad upload sajt för att jag ska ladda ner dem senare och skicka mig länken.

De kända upload sajterna:
http://www.youtube.com/http://rapidshare.de/
http://www.sendspace.com/

http://www.badongo.com/

Om det uppstår tekniska frågor kan man vända sig till mig för lösning genom e-mail adress:
hakcura@gmail.com

Jag tackar er redan för all stöd till “sann dialog”.